MATEMATİK seviyordu. Her şeyi hesaplıyordu. Bunu zamanla ilerlettiği için kolaylıkla yapıyor ve değişmez bir âdeti haline getirmiş olmanın yanında çok da zevk alıyordu.
Süreç içinde konuya ilişkin bir felsefe de geliştirdi. Matematikten uzak kalamazdık. Bunu yaparsak hayatı ıskalamış olurduk. Yakışık almazdı.
Zamanla dini duygularında gelişmeler yaşadı. Okudu, bilgisini arttırdı. Matematikten ise asla vazgeçmiyor hesaplamalar yapıyordu.
İbadetlerin matematiksel değerlerini çıkardı ve bunu bir tablo halinde yanında taşımaya başladı.
Artık muhabbetlerin birinci konusu buydu. Hemen cepten çıkartılıyor değerler çarpılıyor ve sonuç duyuruluyordu.
Soruyordu insanlara sen bugün hangi duayı kaç kez okudun, çektiğin esmalar hangileri? Aldığı cevaplara göre onlara hemen bir sevap çetveli yapıyordu. Mübarek gün ve gecelere göre değişen hesaplamaları da ihmal etmiyor bunu şu gece, şu gün okursan sonuç böyle olur şeklinde öneriler yapıyordu.
Bir gün bir yabancı geldi oturdukları yere. Muhabbet yine aynı şekilde devam ediyordu. Heyecan yüksekti. Yeni gelen kişi kendini nasıl tanımlıyorsun diye sordu.
Şaşırdı, cevap veremedi.
Sonunda sorunun sahibi yardımcı oldu kendisine. Bence sen kendini hayır dua tüccarı diye tanımlayabilirsin.
Muhatap itiraz etmişse de çevresinde bulunanlar uygun bulmuştu.
07.08.2019