HİKÂYENİ HATIRLA

BİR hikâyen var senin onu hatırla. Anneni, babanı ve onlardan öncekileri.

Nasıl yaşamışlar, nelerden etkilenmişler ve ne üretmişler? Bunlar senin hikâyen.

Yaşadıkları sevinçler de senin hikâyen çektikleri ıstıraplar da… Onların sevinçleri de senin hikâyen gözyaşları da.

Ve kullandıkları eşyalar. Onlarla birlikte oldukları zamanların sessiz söyleyicileri.

Her eski, eskimez. Onlar seninle tazelenirler. Sende bir daha doğup yaşarlar. İşte be sebeple unutma hikâyeni. Hep hatırla.

İnsan kökleriyle yaşar sadece bu günüyle değil. Bunu kavradığın gün yeniden yaşamaya başladığın gündür.

Hikâyelerini yaşat. Anneni, babanı ve diğerlerini. Bunu hatıralarını muhafaza ederek başarabilirsin.

Ve taçlandır sürekli.

“Nasıl olacak bu?” dedim tüm söylediklerini dinledikten sonra.

“Hatırlayarak olur” dedi. “Sürekli hatırlayarak…”

Annemin gelin olduğunda getirdiği halı ve deriden oluşan bir heybesi vardı. Bir de su taşıdığı helkesi. Yanında bakırdan yapılmış kalayları dökülen iki de tası. “Aldım getirdim bunları” dedim.

Sevindi.

“Yaşat onları, yaşat ki, hikâyesi taçlansın” dedi.

Taçlandırdım.

23.10.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir