BAKMAYIN siz şimdilerde tersinin söylendiğine, bu yanlıştır. Yaşadığımız son yirmi-otuz yılın ‘Kafana takma, hayatını yaşa’ önermesi tamamıyla ‘İşe yarama’ anlamına geliyor.
Oysa bizler yaşadığımız tüm imkânlar ve elde ettiğimiz konfor birilerinin bir şeyleri ‘Kafasına taktığı’ içindir. Eğer o kişiler farklı değil de herkes gibi gününü gün etmiş olsalardı belki bugün bizler ilkel bir hayat sürüyor olacaktık.
Alexander Graham Bell işitme engelli annesi ve eşini kafaya takmasaydı bizler elimizden bırakamadığımız telefonu bilmeyecektik.
Yine Wright Kardeşler kafalarını takıp ilk motorlu uçağı başarıyla tasarlamış ve üretmemiş bulunsalardı uçamayacaktık.
Bilgisayar bilimci Tim Berners Lee kafayı insanlığa hizmete takmamış olsaydı interneti bilemeyecektik.
Edison kafasına katıp bunca emek vererek kendini bazı haz veren işlerden soyutlamasaydı bizler onun geliştirdiği ampül, ses kaydetmeye yarayan fonograf ile hareketli görüntüyü bilemeyecektik.
Bizim kültürümüzde buna benzer durumlarla doludur. En iyi kilimi dokuyan, en iyi halı işleyen, en iyi hattı yazan, en iyi ney üfleyen, en iyi hitap eden, en iyi toprak süren, en iyi at binen, en iyi ok atan, en iyi ezan okuyan, en yemekleri yapanlar kesinlikle kafayı bunlara takanlardan çıkmıştı.
İyi gazeteci, iyi romancı, iyi rejisör, iyi aktör hep bu işlere kafa takanlardı.
En iyi anne baba olmayı da kafaya takanlarda vardı. Yokluk yaşayanlara kafayı takın varlıklı kişiler vardı hamiyet ehli olarak bilinen.
Kısacası bakmayın siz bu çağın zirzop cümlesi “Takma kafayı’ lakırdısına.
Kafana takmalısın. Kafayı iyi şeylere takanlar sebebiyledir vazgeçmek istemediklerimiz.
Kafaya tak. En iyisi olmak buradan geçiyor çünkü.
21.03.2020