Uzun yıllardır takip ettiğim ve kitaplarını tavsiye ettiğim yayınevlerinden birisi de Kırk Kandil Yayınlarının çalışmalarıdır. Kalbiyle yol yürümek isteyenler için önemli bir seçenek. Pek çok meşrebin yol başlarını hiçbir ayrım yapmadan neşreden Kırk Kandil’i tebrik etmek gerek. Ramazan ayına girmeye doğru gün saydığımız şu vakitlerde kendisine ve çevresine iyilik yapmak isteyenlere bir fırsat sunmak bakımından siz değerli İstiklal Gazetesi okuyucuları için yayınevi sahibi ve yöneticisi Barbaros Özdamar ile tasavvuf kitaplarını konuştuk.
UĞUR CANBOLAT
———————-
Kırk Kandil yayınları ne zaman kuruldu?
-Yayınevimiz 2000 yılında kuruldu. Cağaloğlu Üretmen Hanın birinci katında bulundu ofisimiz yıllarca. Yayınevleri açısından önemli bir noktadaydı. Daha evvel Millî Gazetenin de idarehanesi buradaydı.
Önemli şahsiyetlerin girip çıktığı veya bulunduğu bir yerdi anladığım kadarıyla…
-Evet, aynen öyle. Burası Necip Fazıl’ı tanır örneğin. Sezai Karakoç üstadın Diriliş Yayınları yine buradaydı. İsmet Özel yine burada yıllarca bir yayınevini yürüttü.
Gazetelerin, dergilerin ve yayınevlerinin merkezi olan Cağaloğlu artık eski durumunda değil galiba. Daha çok turiste hitap eden bir hal aldı sanırım.
-Aynen öyle oldu. Gazeteler çekildi. Dergiler başka yerlere gitti. Yayınevleri de dağıldı. Çok az sayıda yayınevi ve dağıtım kaldı. Bizde aynı yerde değiliz. Şimdi Vilayet binasına yakın başka bir yerdeyiz.
Kırk Kandil isminin özel bir mesajı vardır mutlaka, açıklamak ister misiniz?
-İsterim tabi. Allah dostları olarak ifade edilen evliyalar için insanlığa ve dünyamıza ışık tutan aydınlardır. Böyle inandığımız için, Allah dostlarının yolumuzu aydınlatan kandillere benzediğini düşünerek ve en az 40 kitap yayınlama, 40 evliyanın hayatını yayınlama düşüncesiyle başladığımızdan bu ismi vermiştik yayınevine.
Peki, bu hedefiniz gerçekleşti mi?
-Çok şükür gerçekleşti. Kırk kitabı geçtik elhamdülillah.
Ağırlıklı olarak tasavvuf alanında mı neşriyat yapıyorsunuz?
-Evet, genel olarak tasavvuf ağırlıklı yayımladığımız kitaplar. Yola bu niyetle çıktık ve Rabbimize şükürler olsun ki muvaffak olduk.
Özellikle bu alanı tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
-Bu bir tercihti. Bu alanda önemli bir açık vardı çünkü. Tasavvuf merakında olan okuyucular yayınevimizden meşrep farkı gözetmeden ilgi duyduğu kalbinin yattığı kitapları bulabilsin istedik. Kapağından iç sayfa dizaynına özenle hazırlanmış, rahat okunabilen hacmi de fazla olmayıp çanta taşınabilen, yolda okunabilecek şekilde planladık. O sebeple kalın ve ciltli kitaplar yayınlamaktan daha çok kolay taşınıp her yerde rahat okunabilen bir ebat ve sayfa sayısı öngördük. Öyle de devam ettik. Bu anlayış elbette Allah dostları evliyalar ve tasavvufa karşı olan hassasiyetimizin bir neticesiydi.
Yine de hacimli kitaplar yok diyemeyiz gördüğüm kadarıyla…
-Evet, az sayıda olsa kalın kitaplarımızda mevcut. Bunlar ise birkaç ayrı kitap şeklinde yayınlanmasına razı olmayıp bölmek istemediğimiz kitaplardı. Ama genel tercihimiz anlattığım gibi kolay taşınabilen ve rahat okunabilen kitaplar üretmekti. Günümüz insanının toplu taşıma araçlarında geçirdiği uzun zamanı göz önüne aldığımızda bu bir ihtiyaçtı zaten.
Yayınlamış olduğunuz kitapların listesini incelediğimizde tasavvuf araştırmacısı olan babanız Mustafa Özdamar’ın kitaplarının ağırlıkta olduğu görülüyor. Yazar babanın yayıncı evladı olmak yayıncı olarak işleri zorlaştırıyor mu, kolaylaştırıyor mu?
-Bu konu çok merak ediliyor aslında. Baba yazar evlat yayıncı zor olmuyor mu diyorlar. Yayınlamayı düşünmediğiniz bir dosya olduğunda hayır demeye zorlanıp zorlanmadığımızı da merak edenler oluyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, zorlukları da oldu kolaylıkları da. Ayrıca şunu söylemek isterim ki babam Mustafa Özdamar olmasaydı yayıncı olmam hiç kolay olmazdı. Babanız yazar olunca müsabakaya 1-0 önde başlıyorsunuz. Onun tecrübesi ve öngörüleri benim için her zaman ön açıcı oldu. Yönlendirdi.
İlk yayınladığınız kitap hangisiydi?
-İstanbul’da iyi ve güzel insan olma eğitimleri vermiş olan tekke ve zaviyeleri anlatan “Dersaadet Dergâhları” bizim ilk kitabımız ve ilk göz ağrımızdır!
Benim çok kişinin kütüphanesinde gördüğüm mühim bir çalışma. Öncesinde böyle derli bir kitap sanırım yoktu, değil mi?
-Öyle biliyorum bende. İstanbul eski tabiriyle hatta babamın söyleyiş biçimiyle İslambol dergâhları, tekke ve zaviyeleriyle Osmanlı mülkünde meşhurdu. En çok İstanbul’daydı. İstanbul içerisinde de en fazla Üsküdar’da olduğu söylenir. Bu kitap gerçekten de bir kaynak eser hüviyetindedir. Ve çok hizmet gören bir çalışmadır.
Yayınlanacak kitabın kararı nasıl veriliyor?
-Yayınlanacak kitap babam Mustafa Özdamar’a aitse kolay. Babam zaten genel durumu biliyor. Ayrıca kendisiyle anlaşmak zor değildir. Kaprisli bir yazar değil. Ancak diğer kitaplar için zor bir süreç oluyor ancak karşılıklı anlayış ve ortaya konulan kurallarla rahatlıkla çözülüyor.
Yalnız gördüğüm kadarıyla kitap fuarlarına pek iştirak etmiyor ve kitaplarını tanıtan yazarlardan değil…
-Çok güzel yakalamışsınız. Kolay kolay imza günlerine katılmaz. Yazdıktan sonra kendisinden çıktığını düşünür ve başka dosyalara yönelir. Kitabını yanında gezdiren, tanıtımını yapan yazarlardan değil ifade ettiğiniz gibi. Bu yayıncı olarak benim işimi biraz zorlaştırıyor olsa da artık alıştım. Okuyucusu da kendi hâlini bildiğinden bu konuyu anlayışla karşılıyor zaten. Hakkını yemeyeyim bazı dostların da teşvikiyle geldiği fuarlarda olmuştu.
Belediye, dernek veya bazı vakıfların konuşmacı olarak davet ettiklerinde kitaba da ulaşmak ve imzalatmak istemezler mi?
-İstiyorlar, dediğiniz gibi. Bu durumda belediyelerin kültür işlerinden sorumlu olanlar veya vakıf ve dernek yetkileri yayınevimizden kitapları temin edip dinlemeye gelenlere arz ettiklerinde kimseyi kırmıyor, onları imzalıyor.
Tekrar konuya dönecek olursak yayınlama kararı verdiğiniz kitabın yayınlama takviminde nelere dikkat ediyorsunuz? Örneğin fuar dönemi öncesi veya Ramazan ayı öncesi gibi durumlar söz konusu oluyor mu?
-Pandemi öncesi Ramazan fuarına yetiştirmeye gayret ediyorduk. Şu an öyle değil. Evvelce ramazan aylarında Sultanahmet Cami avlusunda veya Beyazıt Meydanında yapılan dini yayınlar fuarları yoğun oluyordu. İnsanlar fuara geliyor ihtiyacı olan kitapları alıp yüklenerek gidiyorlardı. Artık daha çok online satış olarak yürüyor işler.
Ramazan deyince yine ara bir soru geldi hatırıma. Ramazan ayları kitaplarda bir hareket gözleniyor mu?
-Eskisi kadar olmamakla birlikte Ramazan ayları kitap hediye etme ayı idi bir nevi. Hâlen bu adeti devam ettirenler var. Ramazan ayında çocuklarına, eşine dostuna hediye etmek için takım olarak kitap almak isteyenler oluyor. Bizzat gelerek alanlar olduğu gibi telefonla arayarak talep edenler olabiliyor. Bu talepleri kendilerine kargo ile ulaştırıyoruz.
Takım veya toplu alımlar söz konusu olduğunda alıcı için istifadeli oluyor mu, yani bir miktar indirim yapıyor musunuz?
-Elbette. Hayır maksadıyla, hediye etme amacıyla toplu alım yaptıklarında mevcut şartların verdiği imkân nispetinde az da olsa biraz indirim sağlıyoruz.
Yine konumuza dönersek yayınevinizin çıkaracağı kitabı özellikle takip eden bir tasavvuf okur kitlesi var mı?
-Var tabi ve onlar sayesinde ayakta kalabildik elhamdülillah. Okuyucu ve takipçilerimize selâm olsun, hepsine ayrı ayrı gönül dolusu teşekkür ederiz. Sağ olsunlar var olsunlar.
Yayın listenizi incelediğimde özellikle bir kesimi hedeflemediğinizi gördüm. Mesela Hz. Şems ve Mevlana’ya dair kitaplarınız olduğu gibi Şahı Nakşibend, Abdülkadir Geylani gibi tasavvuf büyüklerinin eserleri var…
-Evet, aynen öyle. Muhammedî neş’e bunu gerektiriyor çünkü. Ayrı gayrı yok bizde. Hepsi güzel ve hedefleri bir olan Allah’a yol almak! O sebeple hepsine aynı sevgi ve saygıyla yaklaşıyoruz.
Yine Süleyman Hilmi Tunahan, Hacı Veyiszade, Mehmet Zahit Kotku, Nureddin Cerrahi, Ladikli Ahmet Ağa hakkında kitaplar da var değil mi?
-Evet, hepsi bizim gönül bağımız bulunan güllerimiz. Ve alanında yapılan özgün çalışmalar.
Ben Şıh Hasan Sarı Baba kitabından çok etkilenmiştim. Baskısı hâlen var mı?
-Baskısı mevcut elimizde. Çok tatlı nasihatlerini içeriyor gerçekten. İnce bir kitap ama söyledikleri derin ve düşündürücü. Etkili bir kitap ve seveni çok sizin gibi.
Harputlu Kemal Abi kitabının ismi neden değişti?
-“Ol İmaret Eyler Seni” ismiyle yayımladığımızda, kitapta hem imaretlerden hem Kemal abiden bölümler vardı. Baskısı bitince sadece Kemal Efendiyi anlatan “Harputlu Kemal Efendi” olarak yeniden yayınladık ve çok daha geniş ve doyurucu bir kitap oldu. Benim de bu kitaba karşı çok düşkünlüğüm var. Kemal Efendiyi tanıyıp yıllarca sohbetinde bulundum elhamdülillah. Ne harikalar ve ne güzel şeylere şahit olup bizzat yaşadım elhamdülillah.
“Zarafet Bahisleri” kitabı ilgimi çekmişti şimdi de “Mahrem Muhteva” kitabı geldi.
-“Zarafet Bahisleri” isminden de belli olduğu gibi zarif yaşamları ve zarafeti anlatır yaşatır. “Mahrem Muhteva” kitabında da Hızır (as), Hallacı Mansur ve Muhyiddin Arabi Hz. lerinden bahisler var. Ve bazı mahrem muhtevadan bahisler var. Bu kitabın tam adı “ Hızır Huzur Hallacı Mansur, Şeyhül Ekber ve Mahrem Muhteva” dır.
Mustafa Özdamar’ın manevi yürüyüşünü konu edinen bir kitap var mı merak edenler için sorsam?
-Babam Mustafa Özdamar’ın kendisiyle ilgili tuttuğu bir defter vardı. Ben zar zor ikna ettim kendisini bunu yayınlamalıyız diye. Önce hayır dedi, yanaşmadı ama sonra dosyayı verdi bana sağ olsun. İyi ki de ikna etmişim. Zor oldu ama harika bir kitap oldu. Okuyanlar tekrar tekrar okuyup çok zevk aldıklarını anlattılar. Kitabın adı, “Bir Dervişin Seyir Defteri.”
Tasavvuf kavramlarını içeren özel bir kitabınız vardı sanırım, değil mi?
-Babamın “Tasavvufta Temel Kavramlar ve Gönül Rivayetleri “ adlı bir kitabı var. Cerrahiye mürşidanından rahmetli Safer Dal Efendinin de “Tasavvuf Terimleri” adlı kitabı var. Bu iki kitap tasavvufla ilgilenenler için çok faydalanacakları kaynak kitaplardır!
Tasavvuf ağırlıklı kitaplar içinde en çok ilgi gören hangisi oldu?
-İlk zamanlar “Hadimül Kuran Üstaz Süleyman Hilmi Tunahan” kitabıydı. Sonra “Gönenli Mehmed Efendi” kitabı oldu. “Hacı Veyiszade” kitabı da çok ilgi görüyor. “Hz. Rabia ve Kadın Evliyalar” çalışması da aynı şekilde elden ele dolaşan bir kitap oldu. Şimdi de “Ladikli Ahmed Ağa” ve “Şıh Hasan Sarı Baba” kitabı en çok arananlar arasında.
Bu ilgi zamanla farklılaşıyor mu?
-Evet. Dönemsel olarak değişiyor ama sebebi hakkında tam bir fikrim yok. En fazla hasretler zaman zaman kendilerini daha fazla hatırlatıyor olabilirler diyebilirim ancak.
Daha sonraları başka yazarları da kattınız kadronuza. Kimlerdi bunlar?
-Sonraki yıllarda yazar kadromuza yenileri eklendi. Ramazan Hub, Hüseyin Serin, Hasan Karagözoğlu, Burhanettin Altındağ, Özkan Günal, Hüseyin Kanyılmaz, Adevviye Şeyda Karaslan, Ayşe Bayram, Muhammet Abdullah Seydaoğlu, Duygu Güles ve Safer Dal.
Yeni dönemin hangi kitap alıcıları internet üzerinden satın almayı mı tercih ediyor daha çok?
-Gençler internetten alıyorlar ama az da olsa kitapçıları da tercih edenler var. Kitapçılarda her kitabı bulmak mümkün olmuyor maalesef. Bu da bir başka ana sebep.
Daha önce sormuştum ama tekrar edeyim fuarlar ilgiyi kaybetti diyebilir miyiz?
-Evet, diyebiliriz. İnternetten kitap almak, zaman kaybı ve yol külfetine gerek kalmadığı için tercih ediliyor. Fuarlara ilgi çok çok azaldı.
Son olarak tezgâhta yayınlanmayı bekleyen kitaplar var mı ve size nasıl ulaşabilirler?
-Var tabi ki ama yayınlamadan söylemeyelim, sürpriz olsun. Tüm internet satış noktalarından temin edebilecekleri gibi 0535 420 03 03 nolu yayınevi telefonumuzdan da arayıp isteyebilirler.
19.02.2025