ADINI tam bilmiyordu hissettiği şeyin. Sevgi mi, beğeni mi, aşk mı, adanmışlık mı? Hangisi?
Zaten bunların ayrımını yapabilecek yaşta değildi ki.
Zihninde dolaştırdı durdu bu üç kelimeyi. Sevgi, aşk, adanmışlık.
Hem ayırmaya kıyamadı, hem de bunu yapacak kadar tanımlayamadı kelimeleri. Sonunda hepsi dedi. Galiba hepsi.
Hem ayırmak zorunda mıyım diye düşündü ve kendine eziyet etmekten vazgeçti. Esas cümle işte bundan sonra geldi.
Ne olacaksam senin için olacağım.
Sen hangisini istersen en çok onu olacağım üstelik.
Kendi iradem yok mu? Var. Yine de sen ne istersen ben onu olacağım.
Senin gördüğün olacağım, baktığın, yokluğunda hasretini çektiğin, uzayan gecelerde saatleri birbirine ilmek ilmek bağlayan olacağım.
Sabah güneşin peçesini senin için ben açacağım. Rüzgârı seni üşütmemesi için ben süzgeçten geçireceğim. Yağmurdaysa ilk ıslanan…
Ben hep senin için olacağım, ne olacaksam.
Adı mühim mi bunun? Değil. Senin için olduktan sonra ne fark eder ki?
Birileri belki bunu iradesizlik ya da zayıflık sayabilir. Aldırma sen onlara.
Zoraki değil, isteyerek, tercih ederek, tüm kalbimle üstelik.
Ben ne olacaksam senin için olacağım.
Senin için!
31.10.2018