ZOR zamanlarda yaşıyorduk. Kimse diğerini düşünmüyordu. Herkes her konuda kendisini önceliyordu.
Bencillik kuleleri kuruyorduk. Herkes bizim aşağılarımızdaydı. Kimseler bize yetişemez, erişemezdi.
Yarışırdık. Kan ter içinde kalırdık. Nefes almakta bile zorlandığımız olurdu ama bu hiç mi hiç önemli değildi. Mühim olan birinci gelmekti. Yani herkesi geride bırakmaktı.
Kimseye güvenmezdik. Bunu hak edemezdi kimse. Herkes bize kötülük yapmak için kılıcı, kalkanıyla her an hazırdı. En küçük bir fırsat bulsalar bunu kaçırmayacaklarından gün gibi emindik.
Bizi kıskanırlardı, çekemezlerdi. Biz üstün yetenek ve imkânlarla donatılmış kişileriz. Kıskanmaları bir yerde normal yani. Kıskanmasınlar da ne yapsınlar ki?
Herkes kötü ama çok şükür biz iyiydik. Biz her zaman iyiydik zaten. Başkaları bizim iyiliğimizi çekemezdi, nankörlük ederlerdi, sağda solda çemkirdiklerini duyardık. Duymamış gibi davranmak bizim yüce gönüllü oluşumuzun kanıtıydı.
Uykularımız uyku değildi. En küçük bir tıkırtıda uyanırdık. Güvenli alanımız yoktu. Her an çekili duran yay gibi tetikteydik.
Paramız var ya bizim, işte onun için hürmet gösterirler. Bu yapmacık ve riya dolu davranışları biz yutar mıyız hiç. Paranın gözünü seveyim nasıl da insanların gerçek yüzlerini ortaya koyuyor.
Bir tek biz mi böyle düşünüyoruz imanım? Hayır.
Hepimiz yaralıyız. Oklanmış kalplerimiz…
Rencide edilmiş ruhların sahibiyiz.
30.05.2019