SÖZÜ yokluk çölü diyerek açtı. Eski tabir ile de perçinledi: Sahrayı adem. Hepimiz yokluk çölünde kendini arayan, adem olmaktan kurtulup âdem olmak isteyen canlarız dedi ardından.
Adem, yokluk demekti, âdem ise insan.
Kim bilir dedim içimden her gün adem ve âdem arasında ne çok gidip geliyoruz.
İnsanlık yürüyüşümüz adem ile âdem arasında sanki.
Çetin mi, çetin bu yolculuk.
Yolu bilmek gerek, yolcuyu tanımak gerek, menzili murat etmek gerek, kervandan geri düşmemek gerek, kervancı başına kulak vermek gerek.
Ama bir yandan da aşılmaz değil bu sahra.
Ucu bucağı görünmüyor olabilir, zaman zaman seraplara kapılıyor da olabiliriz ancak yine de menzile varılmaz demek değildir bu.
Ulaşanlar, ulaştı. Erenler, erdi.
Cevherini işleyenler, dikkatlerini oraya odaklayanlar ve gayretini eksik tutmayanlar âdem oldular.
Olamayanlar kendi susuzluklarında yandı, kumlarda kavruldular.
Issız düştüler kendilerine.
Aklımdan bunlar hızlıca geçerken söz devam etti.
Hâli evveliniz, hâli âhiriniz olmasın canlar. Ne önün önünde, ne de sonun sonunda kalmayın. İfrat ve tefritlerinizi dengeye çekin. Âdem olmak böyle mümkün olur.
Âdem babamız da kendini dengeye getirip tövbe sularında yıkanmak için gönderilmedi mi bu âleme?
Dengeyi bulamayan gönül cennetinin kapısını nasıl aralasın?
Ders ağırdı. Bu ağırlık ise üzerimizdeki ağırlığı kaldırmak içindi.
Sarsıntılarım dinmedi, devam etti. Hatta bir ara kopar gibi de oldum. Herhalde tamamlayamayacağım düşüncesiyle umut ipliğimi koparmak üzereydim ki, yeni bir gülle geldi. Emir içeriyordu.
Çölün yakutu ol.
Hepimizin gözleri fal taşı gibi açılmıştı ki, emir kipindeki cümlenin çengeline bir de soru ilave edildi.
Dostlar dedi, dostlar. Mecnun hangi çöle düşmüştü acep?
Depremin öncülleri ardılları ile karıştı. Bir hercümerç oldu. Olsun, bulanmadan durulma olmaz nasılsa.
Gelecek olan gelsin dedim kendi kendime. Gelsin ki, hepsini bir tartıp biçelim. Sonu şöyle bağlantı sohbetin.
Çölümüz bu bedenimizdir. Vücudumuzdur. Ruhumuz bu çöle sürülmüştür. Yokluğundan kurtulup âdem olmak için.
Çöle razı olmayın. Cana ulaşın. Ruha erişin. Gönül otağını bulun.
Sahrada oturan bedevi kalır. İlkellikten kurtulamaz.
Sahranın yakutunu bulun. Bulun ki, sizde yakut olasınız.
25.10.2018