BU KONU tahmin ettiğimizden de mühim. Bu imkânı bütünüyle ne kendi elinizden alın ne başkalarının… Yoksa onların ve kendinizin hayatını mahvetmiş olursunuz.
Kendi hayatının katili olmak belki de böyle şeyler için söylenmiştir.
Sıradan şeyler yapabilmek sırandan olmak mıdır? Kıymetsiz yapar mı insanı? Bulunduğu makamdan, mevkiden, bilgi seviyesinden uzaklaştırır mı? Entelektüel olmaya mani midir?
Ustam çok tanınmış bir simaydı. Hemen her yerde tanınırdı. Sevilirdi de üstelik. Sözü dinlenir, muhabbetine doyum olmazdı. Önemli görevlerde bulunmuş, üst devlet erkânı ile teşriki mesaisi olmuştu. Fakat bunlar onu değiştirmemişti.
Hadi Üsküdar’da bir çay içelim derdi. Giderdik. Bir semaver çayı keyfimizde içerken ne sözler devran ederdi sohbette… Gelip oturanlar olurdu. Nasip almak isterlerdi. Övenler olurdu. Yararlandıklarını, okuduklarını, dinlediklerini söylerlerdi. Üzerine alınmazdı. Tabii halinde bir değişme görülmezdi. Ne gelenler ne de gidenler onun doğal halinde bir değişiklik yapmazdı. Nasılsa öyleydi. Yapaylık yoktu.
Geçenlerde yine Üsküdar’da akşamı demliyordum çayımı yudumlarken. Yanımda oturan anne kızına ne kadar akıllısın, ne kadar zekisin, ne kadar güzel ve asilsin gibi cümleler kuruyordu. Kızı sersemleşmiş gibi mayışmış bir halde bakıyordu annesine. İnsanı hayat boyu uyuşturmak istendiğinde ancak söylenebilecek sözler gibi geldi bana. Korkuttu annenin bu yaklaşımı. Evladının elinden sade olma ve sıradan şeyler yapma imkânı çekip alıyordu.
Bana bunları hatırlattı. Ne alakası var demeyin, var.
21.05.2019