Sosyal Fobiklerin Yaşam Zorlukları

UĞUR CANBOLAT

Sosyal fobi en sık karşılaşılan psikolojik rahatsızlıklardan biri. Toplum içindeyken rahatsızlık duyması, topluluk önünde konuşamaması gibi tipik belirtileri olan sosyal fobi insanın zamanla toplumdan iyice kopmasına, yalnız kalmasına sebep olabiliyor. Oysa insan hayatını böylesine etkileyen bu hastalığın kesin tedavisi mevcut. Sosyal fobinin nereden kaynaklandığını, insan hayatını hangi boyutlarda etkilediğini, nasıl tedavi edildiğini Psk. Dr. Yıldız Burkovik anlattı.

___

Siz uzman klinik psikoloğusunuz. Bize biraz işinizden bahseder misiniz?

-İşim tamamen insan ile, insanın ruh sağlığı ile ilgili; ruhunun derinliklerinde yaşattığı acılar, sevinçler, olumlu ve olumsuz tecrübeler, yani insanı insan yapan tüm özelliklerle ilgilenen bir alandır.

Size insanlar ne için gelirler?

-Danışanlarımın bir kısmı sadece kendini tanımak için gelir. Bir kısmı başa çıkamadığı bir konuda farklı bir yaklaşımı da görmeyi dilediği için, bir kısmı ise psikiyatrik rahatsızlığı sebebiyle ilaç kullanırken psikolog desteği alması gerektiği için geliyor. 

Bu meslek sürprizlere açıktır diyebilir miyiz?

-Evet. Son derece hareketli, canlı, karşıma bazen hiç beklemediğim şeylerin çıkabildiği, güzel ya da kötü olaylarla harmanlanmış bir mesleğim var.

Mutluluk verici yanından söz edebilir miyiz?

-Elbette. Terapi sürecinin sonunda danışanımın gerçekten kendini bulup kabullendiğini, kendindeki eksileri artıya çevirdiğini, mevcut artılarını ise daha da arttırdığını gördüğümde büyük mutluluk duyduğum bir mesleği icra ediyorum.

Psikoloji ile psikiyatri iki ayrı kavram ancak sıkça birbirine karıştırılıyor. Aralarındaki farkı anlatır mısınız?

-Psikiyatrist tıp mezunudur ve psikofarmakoloji (ilaç tedavisi) konusunda yetkin kişidir. Psikolog ise çeşitli üniversitelerin psikoloji bölümünden mezun olan kişidir. Psikologlar ilgi alanlarına göre (çocuk, ergen veya yetişkin) seçim yaparlar ve bu alan üzerinde çalışarak deneyimlerini arttırırlar ancak yüksek lisans yaparak uzmanlıklarını almaları da çok önemli.

Hassas bir meslek aynı zamanda…

-Evet. Psikologlar danışanlarının baş edemedikleri, kimi zaman kendilerine bile itiraf edemedikleri pek çok konuyu karşılarındakini zedelemeden ele alırlar. Tabii ki bunun için öncelikle danışanın terapistine güvenmesi gerekmektedir. Güven ilişkisinin sağlanmasının ardından, etkileyen durumun üzerine titizlikle eğilerek danışanlarıyla birlikte konuyu değerlendirirler. Hassas bir süreçtir.

Klinik pratiğinizde en çok hangi vakalara rastlıyorsunuz?

-En çok sosyal fobi, depresyon, panik atak, kaygılar ve güven krizi vakaları üzerinde çalışıyorum.

Dilerseniz bu söyleşimizde sosyal fobi üzerinde duralım. Sosyal fobi nasıl bir rahatsızlıktır?

-Sosyal fobi tanım olarak sosyal çevre içinde yaşanırken açığa çıkan korku hali olarak adlandırılabilir. Kişinin sosyal ortamlarda, özellikle başkaları tarafından incelendiği hissine ek olarak performans gerektiren bir iş ile meşgul ise diğer kişiler tarafından eleştirilme endişesi, küçük düşme korkusu, kendisiyle alay edileceği kaygısı taşımasıdır da aynı zamanda. Sosyal fobik, kaygıyı ve stresi yoğun bir şekilde yaşar.

Sosyal fobik kişi bu belirtileri tanımadığı kişilerin önünde de yaşar mı?

-Daha çok tanımadığı kişiler ile beraberken sosyal fobi ortaya çıkar. Aile üyelerinin ya da yakın arkadaş çevresinin içinde iken bu kadar yoğun yaşanmayabilir. Yaşandığı zaman da bu kişilerin durumu belli etmeme çabaları baskındır. Bazen de tam tersine sadece akrabalar olduğunda yaşar, hatta onları gördüğü zaman görmezden gelerek uzaklaşmaya çalışırlar.

Sosyal fobik kişi neden başkalarının kendisini aşağılayacağından, yüzü kızaracağından veya titreyeceğinden aşırı derecede korkar?

-Bu kişilerde eleştirilme kaygısı ağır basar. Gerçekte mükemmeliyetçi ve aşırı hassas kişilerdir. Hata yapmaktan hoşlanmadıkları için bir işi hiç yapmamayı da tercih edebilirler. O yüzden de kendilerini tam anlamıyla gösteremezler. Yeterlilikleri olduğu halde kendini gösterememek de duygusal anlamda çöküntüye ve bazen de kendine karşı öfke duymasına sebep olur. Böylece bedensel tepkileri daha çok açığa çıkabilir. Düşündükçe artar, arttıkça kendine kızar, hatta bazen hayata kızar. Yani duyguları karışır.

Bu hastalık daha çok kimlerde görülür?

-Çekingen, utangaç, içe kapanık ve hassas özellikleri olan kişilerde rastlıyoruz. Çocukken ya da yetişkin iken yaşadığı olumsuz tecrübeler sonucunda yaşanan süreçleri üzerinden atamamış kişilerde de bu çekiniklik kendini gösterebilir. İletişim kurmakta zorluk çekebilirler. Çünkü beklenti kaygıları vardır yine aynı şey olacak beklentisi. Böylece sosyal fobik özellikler açığa çıkar. Bunlara kaygının da ilave olmasıyla daha büyük bir sıkıntı içinde olduklarını düşünürler ve bunu yoğun olarak yaşayabilirler. Bir kısır döngü gibi aslında.

Sosyal fobinin belli bir başlama yaşı var mı? Daha çok hangi yaşlarda görülür?

-Çocukluk döneminde başlayan bir rahatsızlıktır. Ergenlikte gelişir, yetişkinlikte ise artık iyice belirginleşir, ortaya çıkar. Çalışma hayatının içine girildiğinde topluluk içinde çalışması gerekiyorsa ve özellikle sunum yapması ve/veya kişileri yönetmesi gerekiyorsa kaygı daha çok arttıkça kendini iyice gösterir.

Kadın-erkek farkı gözetir mi?

-Evet. Erkeklere nazaran kadınlarda daha çok gözlenir. Sosyal fobisi olan bir kadın eğer ev hanımıysa durumu çevre tarafından kolay kolay anlaşılmaz. Ancak iş kadını ise başarı gerektiren, kendini kanıtlaması lüzum gelen ortamlarda sosyal fobi daha çok kendini belli eder.

Sosyal fobinin asıl sebebi nedir?

-“Kesin sebebi şudur” dememiz mümkün değil. Hastanın kişilik yapısı, özellikleri, yaşadığı çevre ve başından geçen olaylar bunu şekillendirir.

Karşı cinsle konuşmak sosyal fobili insanlar için neden başlı başına bir problemdir?

-Bazı sosyal fobikler karsı cins ile kendi başlarına arkadaş olamazlar. Bu durumun aşılması için başkalarının kendilerine yardımcı olmasını beklerler ve görücü usulü ile evlenme yoluna gidebilirler. Aslında heyecanlı, çekingen, utangaç bir yapıya sahip olan her kişi için karşı cinsle iletişim kurmak zor bir durumdur. Ancak sosyal fobikler bu sıkıntılarla daha fazla boğuşurlar. Karşılarındaki kişiyle yaptıkları konuşmanın içeriğine bakmaktan çok, kendi duygu ve endişeleriyle meşgul olurlar ve sonucunda karşı cinsle iletişim kurma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanabilir. Kaygı düzeyleri de fazla olduğu için yaşadıkları bir başarısızlık onların yeniden karşı cinsle iletişim kurmalarına engel olur. Sosyal fobikler arasında bekârlık oranının yüksek olmasını da bu duruma bağlamamız mümkün.

Bir sosyal fobik nasıl bir hayat sürer?

-Daha çok, eline geçen fırsatları değerlendirememekten ötürü kendine acır ya da kızar. Çoğunlukla da insanlardan uzak yaşar, kendini fazla ön plana atmaz. Bazıları ise kaçınmak yerine üzerine gittikçe var olan durumlarını herhangi bir risk almadan götürebilirler. Yani ilk adaptasyonlarında güçlük olabilir ancak alıştıkça her şey geçmiş gibi hissederler. Bunun yanı sıra olabilecek herhangi bir değişim- işyeri değişimi, iş konumunun değişmesi, evinin taşınması ve sosyal çevrenin değişimi gibi- her şey sanki en baştaki haline dönmüş gibi hissettirir. Eğer kaçınmaya devam ederse var olan düzenini kaybedebilir. Bu yüzden mutlaka profesyonel bir yardım almalıdır. İhtiyaç duyduğunda gidebileceği bir terapistin olması her zaman avantajdır.

Bildiğiniz gibi bir öğrenci okulda öğretmeni kendisine soru sorduğunda cevap vermek zorundadır. Peki ya o öğrenci sosyal fobik ise nasıl bir durum ortaya çıkar?

-Öğrencilik zaten zor bir şey iken, sosyal fobik için durum çok daha sıkıntı vericidir. Öğrenci bildiği halde sorulara cevap veremez, parmak kaldıramaz. Sözlülerde kızarır, kekeler, terler. Bazen yazılı sırasında heyecan, kaygı düzeyi öyle artar ki, aklına geleni yazamaz, hatta sanki hiç çalışmamış gibi aklına hiçbir şey gelmez. Cevapları bildiği ve yanıtlayamadığı, heyecanına yenildiği için kendisine kızar, kendini suçlar. Bazen bu suçlama o kadar ilerler ki dünyaya niye geldim, keşke gelmeseydim düşünceleri kendini gösterir. Bu noktada eğer fark edilmezse içine girdiği depresyon sonucunda hayatına son vermeye kadar gidebilir.

Ağır vakaların sokağa çıkmaya, bakkala gitmeye, bilet almaya bile tahammülü yoktur. Telefonla bile konuşamayan sosyal fobikler olduğunu biliyoruz. Bunlar için ne diyeceksiniz?

-Bu kişiler için hayat oldukça zordur. Bütün bu davranışların altına hep başarısız olma, eleştirilme veya reddedilme korkusu yatar. Öğrenilmiş bir çaresizlik durumu vardır ve bu döngüyü nerde kesmeleri gerektiğini veya nasıl düzelteceklerini bilememe durumundan ötürü bu tür tepkiler gösterirler. Bazıları da yapmak ister ve zorla da olsa kısmen bir şeyler yapabilirler. Ancak yeniden vazgeçme durumu yaşanabilir. Bu yüzden mutlaka profesyonel yardım şarttır.

Bu iyileşen bir rahatsızlık mıdır?

-Kesinlikle iyileşir. Sonuçlar yüz güldürücüdür. Ne yapabileceklerini, nelerin kendilerini ketlediğini, nasıl bir yol çizmeleri gerektiğini öğrenirler. Bedensel tepkilerine yansıyorsa bedenlerini kontrol edebilmenin yolunu da aynı zamanda öğrenmiş olurlar. Düşünce duygu ve davranışların birbirini etkileme süreçlerini fark ederek uygun bir yol oluştururlar. Böylece bu süreç tekrar ortaya çıkabilecek olsa bile artık kontrolü öğrendiklerinden eskisi gibi sıkıntı verici olmayacaktır.

Sosyal fobinin nasıl tedavi edildiğini, ne gibi yöntemler uyguladığınızı anlatabilir misiniz?

-Önce testler ile danışanımızın kişilik özelliklerini çıkartıyor ve bu özellikler hakkında konuşmaya başlıyoruz. Bu konuşmalar sırasında genellikle danışanlarımın beğenmedikleri özelliklerini değiştirmeye çalışırken kendilerini sildiklerini, yeniden oluşturmaya çalıştıklarına şahit oluyorum. Onlara kendilerini fark ettirmek, neyi nasıl yapabileceklerini anlatmak ve birlikte bir profil çizmek son derece önemli ve verimli bir çalışma oluyor. Stresi kontrol altına alabilecekleri bilgisini verip baş etme yöntemlerini de öğretiyor ve bunu başarmalarını sağlıyoruz. Bu aşamada zaten her şey kendiliğinden çözülmüş oluyor. Aslında saklanan kendileri sağlıklı olarak, güven duygusu ile açığa çıkmış oluyor.

Sosyal fobi hangi durumlarda yerini korkulara bırakır?

-Başarısız olma duygusu korkuya ve kaçınmaya sebep olur. Kendi içinde sürekli olumsuz düşündükçe korku da artmaya başlar. Her başarısızlık düşüncesi, yeni bir şeylere başlayamamaya sebep olur. Bu durum beklenti kaygısını arttırır, bu artış korkuyu çoğaltır ve böylece kısır ve bozuk bir gidişat ortaya çıkar.

Sosyal fobiklerin iş tercihleri nasıldır?

-Çoğunlukla tek başlarına olan işleri seçerler. Bilgisayar ile ilgili olan ve insanlarla fazla iletişim içerisinde olmadıkları işleri. Farklı işlerde de ilk adaptasyonları bozuk olur, ancak adapte oldukça bu durum ortadan kalkar.

Sosyal fobikler işyerlerinde ne gibi zorluklarla baş etmek zorunda kalırlar?

-Öncelikle kendilerini işyerinde kanıtlamak durumundadırlar. Bu yüzden daha tedirgin olurlar ve her an yanlış bir şey olacak diye kendilerini sıkıntılı hissederler. İşyerinde toplu gidilen yemeklerde, ya da öğlen saatlerinde yalnız kalma çabası içine girdiklerinden ya çok ukala, ya da asosyal olarak değerlendirilirler. Sunum yapmaları gerektiğinde bir şekilde kaçabilmek için ellerinden geleni yaparlar. Dolayısıyla iş verimleri düşer, işlerini dahi kaybedebilirler.

Bir sosyal fobik için sahne konuşması yapmak ne anlama gelir?

-Herkesin kendisini izlemesi son derece kaygı verici olduğundan oldukça güçtür. Mecbur kaldıklarında alkol ya da ilaç kullanarak sahneye çıkarlar ya da çıkmamak için ayakları kırılsa bile çok mutlu olurlar. Nasılsa kötü olacak, rezil olacak, eleştirilecek duygusu baskın olduğundan hem kaygı hem korku yaratır. Bazı durumlarda psikiyatrist desteği de gerekebilir. Aynı zamanda psikolog ile terapinin birlikte gitmesi toparlanma ve bu süreci aşmasında yardımcı olacaktır.

Sosyal fobik oyuncuların varlığını biliyoruz. Oyunculuk başarıları çok yüksek. Peki bu nasıl oluyor?

-Sosyal fobik bir kişi oyunculuk yapıyorken kendi rolü içinde olmayıp, sahnedeki rolü içinde olduğundan bu sıkıntıyı yaşamaz. Role girme diye adlandırabiliriz bu durumu. O kişiye ait olan oyunun içerdiği rol vardır sadece. O nedenle tamamen girdiği rolü yapar. Bu yüzden de bu durum yaşanmaz. Kendi rolüne döndüğünde ise aynı çekinceler, düşünceler kendini gösterebilir. Kendi rolünde özgüven artışı ve olumsuz düşüncelerden sıyrılıp toparlanma sağlıklı bir süreç oluşmasını sağlayacaktır.

Sizin sosyal fobi hakkında yayınlanmış bir kitabınız var. Bu bir ihtiyaç mıydı?

-Bu kitabı üniversite öğrencisi bir danışanımın babasının kızı hakkında” bundan hiç bir şey olmaz ne köy olur ne kasaba, sosyal fobiğin teki” demesi beni o akşam kitabı yazmaya yönlendirdi. Bak işte köy de kasaba da oluyor diye kendimi de kitabın içine koymaya karar verdim. Kendi yaşadıklarımı da ekleyince birçok sosyal fobik her şeyin yapılabileceğini gördüler.

Bu kitaptan sosyal fobikler yararlanırlar mı yoksa yakınlarına mı yönelik?

-Hem kendileri hem yakınları için aslında. İlk kitabım olduğundan tabii ki eksikliklerim var, onları da Kaygılanacak Ne var isimli kitabımda tamamladım.

Sosyal fobiklerle yaşayanlara ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

-Bu durum kaderleri değil, tamamen sahiplenmesinler. Kendileri baş etmekte zorlanıyorlarsa mutlaka profesyonel yardım alsınlar. Her kişinin birçok eksikleri vardır. Kendilerine odaklandıkları için başkalarınınkini görmüyorlar. Etraflarına baksınlar ve izlesinler. Ve asla unutmasınlar bu düşünce döngüsünün dışına çıktıklarında gerçek yapabileceklerini ve asıl güçlerini görecekler.

PSK.DR. YILDIZ BURKOVİK KİMDİR?

1962 yılı İstanbul doğumludur. 

İlkokul eğitimini Osmangazi İlkokulu’ nda 1968-1972 yılında, ortaokul ve lise eğitimini  Kadıköy Kız Lisesi’ nde 1972-1978 yılları arasında tamamladı.

1980 yılında İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümüne girdi ve 1984’ de mezun oldu. 

1988-1998 yılları arasında GATA H.paşa Eğt. Hst. Psikiyatri Kliniğinde psikolog kadrosunda görev ALDI.

2004-2009 arasında 5 yıl SkyTürk Televizyonunda Toplum ruh sağlığı konusunda canlı olarak yayınlanan PSİKOYORUM programında  sunuculuk yapmıştır.

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Lisans son sınıf öğrencilerine ve Klinik Psikoloji Yüksek Lisans öğrencilerine “Grup Psikoterapileri” dersi vermeye devam etmektedir. 

Haziran 2021 yılında Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Doktora programını tamamladı.

3 kitabı bulunmaktadır. İlk kitabı “Sosyal Fobi”dir. İkinci kitabı Uzm Dr Oğuz Tan ile birlikte yazılmış olan “Korkacak Ne var” ve 3. Kitabı “Kaygılanacak Ne Var” dır.

28.12.2022

https://www.istiklal.com.tr/haber/sosyal-fobiklerin-yasam-zorluklari/730090

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir