DAVET bu şekilde gerçekleşmişti. Konu üzüm yemekti.
Söz yumağı açıldıkça açıldı. Neredeyse dünyayı birkaç kez dolaşmış olduk. Değinmediğimiz konu, temas etmediğimiz mesele kalmadı.
Zaman akıp geçti. Vakit hayli ilerledi. Toparlanma zamanı gelmişti.
Galiba yine saflığım zirve yaptığından sohbetin sonunda üzümün geleceğini beklemiştim. Bu durumum fark edildi. İkrar etmek durumunda kaldım mecburen.
Üzüm işin latifesiymiş.
Maksadımız kimseye laf sokmak, ona buna cevap yetiştirmek, birilerini kötülemek, bazılarını yüceltmek, bilgiçlik taslamak değil muhabbeti sadece muhabbet için yapmak anlamında kullanılmış.
Gel kimseye bulaşmadan Hakk için söyleşelim, dertleşelim denmek istenmiş. Çağrı da üzüm üzerinden yapılmış.
Ben ise işareti anlamamış konuyu dar anlamıyla almışım.
Size olur mu bilmem ama ben kimi zaman bu tarz safdillikler yaparım. Neyse ki konu anlaşıldı vuzuha kavuştu. Yine de madem böyle anlaşıldı üzüm de olsun denildi kalkmadan bir tabak siyah üzüm ikramı yapıldı.
Derdimiz üzüm yemekse bağın, bahçenin osuyla busuyla uğraşmamak gerektiğini bir defa daha anladım.
Kabuk değil önemli olan öze ulaşmak. Konuların künhüne vakıf olmak.
Üzüm bunun yanında nedir ki!
15.08.2019