YAĞMURUN EN ÇOK YAĞDIĞI…

BİZİM evlerimiz yağmurun en çok yağdığı evler olmalı.

Yağmur yıkar evreni, temizler çünkü. Durulaştırır. Ak pak eder.

Evlerimize yağmurlar yağmalı… Bizi de paklamalı…

En çok bizim evimize yağmalı yağmur…

İhtiyacımız çokça var da ondan dedim. İnanın bencillik değil. Sizde isteyin.

Rahmet, merhamet, sevgi, ilgi, saygı yağmurlarına ne çok ihtiyacı var evlerimizin. Yüreklerimizin.

Öyle değil mi?

İsterseniz sizde açın avuçlarınızı yağmura… Dolsun.

Dolsun ki boşluklarımızı doldursun.

Avuç dedim ya, aklıma geliverdi. Biz yağmura şemsiye açmayı bilmeyiz.

Doğru da bulmayız.

Rahmetten kaçmak, kendini korumak da ne demek oluyor yahu.

Şemsiye yağmur için değildir. Açmak yanlıştır.

Doğrusu yağmura avuç açmaktır, yüreğini açmaktır hatta.

Bize böyle öğrettiler.

Çocukluğumuzda yağmura şemsiye açmadık hiç.

Bir şemsiyemiz de olmadı zaten.

Yağmur kendinden kaçanları ıslatır, bilmez misin? Diğerlerini ise yıkar.

Vaktiyle öyle bir durum yaşamıştım da şaşmıştım.

Yağmur yağmaya başladığında herkes bir bir şemsiyesini açmaya başlamıştı. Ustam ne garip şey demişti.

Ne garip, güneşten korunmak için icat edilmiş şemsiyeleri yağmur için kullanıyorlar.

Yağmurdan kaçmak reva mı hiç?

Elinden geliyorsa yağmura kaç.

O gün bugündür yağmura her şemsiye açışımda bu aklıma gelir, içten içe kendime gülerim.

Demem o ki; hem sema yağmurlarına hem de mânâ yağmurlarına açalım avuçlarımızı.

Ve gönüllerimizi.

Yağmurumuz bol olsun!

27.02.2018

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir