YOL varsa ötesi de olmalı. Hatta daha ötesi, daha da ötesi…
Yapılamaz, edilemez gibi ümit kırıcı telkinlere aldırmayarak yola çıkanlar üzerine örülen kabukları kırmayı başaranlardır. Onlar karadeliklere yakalanmayan kişilerdir. Bunu nasıl sağladılar diye düşünecek olursak meziyetlerinin farkına vardıkları ve bunların üzerine giderek geliştirdikleri için diyebiliriz. Onlar geçmişin çengeline takılmadıkları gibi geleceğin karamsar kurgularına da kendilerini hapsetmemişlerdir. Zamanla kavga etmeden şimdi ile uyum sağlayarak kendilerini yeni baştan doğuran kişilerdir.
Hayatımın ve hayallerimin neresindeyiz sorusunu kendisine sorabilenler yolun ötesini görebilenlerdir. Yola çıkanlar uzun yaşarlar. Zira neyi sevdiklerini bulmuşlardır. Hayatı yaşayarak tatmak kalbini dinlemekle mümkündür. Bunu yapabilenler çöldeki seraplara kanmazlar. Gerçeğe bağırlarını doyasıya açarlar.
Mesele kendi okyanusunu bulmaktır. Kendi nehrinde akmaktır. Bu dünyada olma sebebini keşfetmek ve adını koymaktır. Hedefe odaklananlar kendisini yaşadığı hayata nasıl açıklayacağını bilirler. Bu ise hayatı kendine açıklayabilenlerin marifetidir.
Evet, her şeyi bilemeyebiliriz. Bu mümkün de değildir. Ama hisseden bir kalbimiz var olduğu sürece yolun ötesini tahmin etmek zor değildir.
“Durmak, devrilmenin bir öncesidir.” Yolun ötesinde ne olduğunu bilenler durmazlar. Çünkü hayallerinin çalınmasını istemezler.
13.11.2019