GÖZET hukuklarını, zulmetme kelimelere…
Zulüm… İnsan hayatını en çok etkileyen husus. Zulme uğrayabildiğimiz gibi tarafımızdan başkalarının zulme tabi tutulması da mümkün. İki yanında da bulanabiliyoruz. Etken ve edilgen. İşin çapraşık yanı şu ki, maruz kaldığımız zulümden müşteki iken başkalarına zulmetmekten de marazi bir haz alabiliyoruz.
Bunları biliyoruz, tespit edebiliyoruz.
Ya kendimize zulmetme meselesinde nerelerdeyiz? Bir süredir zihnim bu soruyu sorup durmakta.
En çok kendimiz tarafından korunması gereken kalbimize zulmeden yine biz değil miyiz? Ruhumuzu ifsat eden ya da? Nefsimizi şımartarak ve azdırarak hem ona hem gönlümüze zulmetmiş olmuyor muyuz? İşte bu sualler zihnimde bir kasnak gibi sıkıştırılmış olarak dönüp dururken gelen cümle beni tabiri caizse yere sermiş durumda. Zulmetme kelimelere.
Demek ki, kelimelerin üzerimizde hakkı var. Onları kasmamamız gerekiyor. Sıkıştırmadan, anlam kaymalarına zorlamadan, gereksiz manalar yüklemeden, dinleyene ve okuyana ağırlık vermeyecek şekilde kullanmalıyız.
Kelimelerin hukukunu nasıl daha iyi gözetebileceğim konusu sanırım biraz zamanımı alacak.
Üzerinde düşünmem gerek!
18.07.2019