NE ÇOK ŞEY BARINDIRIRIZ İÇİMİZDE. Bunlar zaman zaman artar ve eksilir. Verdiğimiz tepki veya tepkisizlikler biraz da bu değişimlerin sonucu olarak ortaya çıkarlar.
Sabah ruh iklimimizde güneşli bir bahar havası hüküm sürerken birdenbire mevsim kışa döner ve dondurucu soğuklar baş gösterebilir.
Ve şaşırır çevremizdekiler. Ne oldu derler, cevap aramaya koyulurlar. Kendilerinde bir kabahat ararlar. Oysa onların bir kusuru olmamıştır. Değişen bizim iklimimiz.
Tersi de olur bunun. En çekilmez ve tahammül edilmez zamanlarımızı aniden geride bırakabilir birden kuşların cıvıldaştığı serinleten bir mevsime evrilir ruh dünyamız. Değişim olumlu yönde olduğu için bu defa suçlu aranmaz. Kişiler kendilerine paye çıkarırlar.
Çoklu değişkenliğe sahibiz. Bunları sağlıklı yönetebilmek her zaman mümkün değildir. Duygu ve düşünce dünyamız bu iniş çıkışlarla sürüp gider.
Bu durum sırf beyin, kalp ve düşünce evrenimizle mi ilgilidir sadece? Hayır. Beden ülkemizde de benzer değişimler zuhura gelir. Bunu da farklı ağrı ve hastalıklarla anlarız. 200 bin farklı türde molekülün bizi ayakta tutmak için hayran olunası bir gayret içinde olduğunu anlatıyor hekimler. Hücrelerimizin kimisi şunu yaparken diğeri bunu ötekisi başka bir şeyler yapmaktadır. Hummalı bir faaliyet vücudumuzda devam edip gidiyor.
Bir bileşimiz.
Bütün mesele çatışmasızlıktır. Uyumdur. Ahenk içinde iş görmektir. Bir terörist ruhlu virüs vücut dünyamıza girdiğinde sistem bozuluyor ve hastalıklar ortaya çıkıyor.
Aynı şey ruh, gönül, zihin ve fikir dünyamız içinde geçerlidir.
Kısacası bileşimi korumamız gerekiyor. Düşman güçlerin ne bedenimize ne de ruh ve gönül dünyamıza sızmasına fırsat vermemeliyiz.
20.04.2019