BİR GÜLÜŞ Kİ, GÜLÜŞÜM OLDU

SEVEN sevdiğinin gülüşlerini biriktirir demişti yarı şımarık bir eda ile. O benden büyüktü, bense çok küçüktüm. Tek biriktirdiğim kayısı çekirdekleriydi. Onlarla yaşıtlarımla oynardım. Heyecanlı olurdu. Kazancım çok olursa bakkala satar bir şeyler alırdım.

Tek tecrübem buydu yani.

Gülüş nasıl biriktirilir bilmiyordum. Şimdi de çok iyi bildiğim söylenemez zaten.

Saçları uzun ve dalgalı o ablanın söylediği bu cümleyi hiç unutmadım. Demek ki; gülüş önemliydi.

Biriktirilmeliydi.  Ama nasıl?

Aradan yıllar geçti. Yaş ilerledi. Dostlar, arkadaşlar edindik. Bu arada gülüşlerin farklı olduğunu da öğrenmiş olduk. Kimi çıkar için gülüyor, kimi senin canını yaktığında gülüyordu.

Gülüşlere de sahtelik karışmıştı. Sahicisi ile ayırabilmek kolay olmadı. Acıları yastık ettiğim zamanlarım çoktu. Ziyanlar yaşadım.

Sonun da ne mi oldu?

Biriktirdim gülüşlerini. Çokça biriktirdim.

Her güzel duygunun ayrı bir gülüşü var. Nüansları fark etmek ve o anlamları gönlüne doldurmak öyle hoş ki, anlatamam.

O gülüşlerle gözün ahenkli buluşması ise ömre bedel. Ben bu gülüş için ölüp, ölüp dirilirim diyorsun.

Dün düşündüm. Acaba kaç gülüş biriktirdim ve kimlerin gülüşleri bunlar.

En can alıcısı hangisi?

Ömür bahşeden hangisi? Kuru çöllerden kurtaran, kör kuyulardan çıkaran hangisi?

Bir gülüş ki; gülüşüm oldu dediğin…

Bul onu ve o gülüşe sende gülüşler ekle…

Biriksin ortak gülüşler.

Gülüşsünler birlikte.

27.11.2018

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir