DONDURULMUŞ HAYATLAR


YAŞIYOR sanıyorsak aldanıyoruz.
Çoğumuz dondurulmuş hayatların mahkûmu durumundayız.
Özgürlük yok, özgünlük yok…
Başkaları tarafından kesilip biçilerek dikilen elbiselere sığışmak gibi bir durum yaşadığımız.
Kesilip biçilerek dikilen karakterlere uygun yaşamak zorunda bırakılan esirler gibiyiz.
Kariyer planlamamız, hayata dair hayallerimiz, olmak istediğimiz pozisyonlar, yaşam standartımız hep bizim için dondurulmuş hayatın birer parası…
Tutsak edilen ruhumuza sunulan parlak boncuklardan oyuncaklar gibi.
Bize gerçek adlar yerine uydurulmuş ışıltılı isimler, resimler sunuldu.
Uzatsak elimizi erişebileceğimiz onca gerçek güzellik ve imkânlar varken onlar kötülendi ve doğal olmayan sanal hedefler konuldu önümüze.
Koştukça başımızın üstüne bağlanan havucun daha da uzaklaşması gibi…
Ne zaman dondurulmuş suni yiyeceklerden vazgeçip bahçemizden gün gibi taze ürünlere yöneleceğiz?
Ne vakit bize ustaca pazarlanmış dondurulmuş hayatlara talip olmayı bırakıp fıtratımızla barışarak kendimizle kucaklaşacağız?
Daha ne kadar en küçük manevi bir canlılık emaresi göstermeyen sahte ve plastik hayatların esaretinde yaşayacağız?
Zincirleri kırmanın bir yolu olmalı…
Özgür ve özgün olmanın bir yolu olmalı!
09.08.2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir