UNUTULUR MU Kİ, dediğimde evet, unutulur dedi. Esasen unutulmaması gerekir ama unutulduğunda ise hatırlanmalı.
Bu söz beni epeyce düşündürmüştü. “Güneşin parlak olduğunu unutma.”
Küçüktüm henüz ve bu sözleri idrak edecek kapasiteye sahip değildim. Çocukluğumun tatlı bir hatırası olarak zihnimin bir yerinde hep çakılı olarak kaldı.
Geçenlerde bir arkadaşımla paylaştığımda “Çok aptalca” demişti. Bana göre değildi oysa. Belki de böyle değersiz bir cümleyi senelerdir üzerimde taşımış olmayı kabul edememiştim belki de, bilmiyorum.
Yolun yanlışlıkla hangi patikaya ya da çıkmaz sokağa düşmüş olsa bile unutma demekti bu, büyük insanlık caddesini.
Küçük işlerin içine düşebilir bırak güneşi ay ve yıldızları bile göremediğin zamanların olabilir. Yine de güneşin parlaklığını unutma.
Etrafını yalan ve yalancılar çevrelemiş olsa bile hakikat güneşinin o karanlığı bir kıvılcımla ortadan kaldırabileceğini unutma demekti bu.
Gerçeğe dönme sırtını. Kendine kapama kendini.
Bir çıkış yolu var ve bu güneşin parlak olduğunu unutmamaktan geçiyor.
Kuyulara atılmış olduğun vakitlerde de bu böyle. Güneş var. Sen yeter ki, parlaklığı unutma.
Hayır, hiç aptalca değildi.
İyi ki, taşımışım o sözü dünden bugüne…
İyi ki, ben o sözü ve sahibini unutmadım.
Aptalca değil bu.
20.02.2020