BÖYLE sorarak girmişti konuşmaya. “Ay ışığını öğrendin mi?”
“Herkesin bildiği kadar” diyerek cevapladım. “Nedir onlar?” diyerek devam etti. Anlattım.
Ayın karanlık yüzü yoktur aslında.
Ay bize sırtını dönmez.
Ay olmasa aylarımız olmazdı.
Ay’ın her hâlinin farklı manaları vardır.
Ay duygularımızı temsil eder. Su ile olan ilişkisi, yani yükselip alçalması duygularımız gibidir.
Ay bazen anneyi bazen de yaşlı bir bilge kadını simgeler.
Ay kimine göre kişilik demektir kimine göre ise ego.
Buna benzer herkesin bildiği hususları sıraladım ve “Bildiklerim bunlar” dedim.
Söylediklerimden memnun olmuştu ama yetinmediği belliydi. Gözlerimdeki gözlerini geceyi aydınlatan aya doğru çevirdi ve bir müddet sustu.
Soru sırası bana gelmişti. “Ay ışığını öğrendin mi?” dedim.
“Biliyorum” dedi. “Aşktır o” dedi.
Bilmece gibiydi söyledikleri. Çözmeye çalıştığımın farkındaydı. Daha fazla bekletmek istememişti.
“Sen güneşsin. Bense senin ışığınla beslenen ve dışarıyı aydınlatan ay… O ışık ise aşktır…”
Yıllar evvel tatlı bir sürpriz sonucu gittiğim köyün uç kısmında otururken selam verip tanıştığım bilge kişinin anlattıklarıydı bunlar. O şahsı tanımış ve çok istifade etmiş.
Benimle o kırıntıları paylaşmıştı. Benim de size anlatasım geldi, nedense.
Son cümle, o kişi uzun süre ağlamış bunu paylaştıktan sonra “Ay ışığımı kaybettim” diyerek.
22.02.2020