HEMFİKİR

SEVİYORLARDI birbirlerini… Öyle böyle bir muhabbet değildi bu. Delicesineydi.

Günde kaç kez konuşurlardı kendileri bile bilmezdi bunu. Zira her fırsat değerlendirilirdi.

İhtilaf edip tartıştıkları konu yok gibiydi. Belki de ben duymadım, bilmiyorum. Her hususta birbirini destekleyip yüreklendiren başka bir çifte bugüne kadar tanık olmuş değildim. İlkti bu.

Bir isim koymak geldi aklıma, ne olabilir diye düşündüm.

Aynı fikrin yüklenicileri, aynı düşüncenin paylaşanları olarak bu yârenlere “Hemfikir” ismini uygun gördüm. Kendilerine böyle seslenmeye başladım. İtiraz etmediler. Hatta mutlu oldular bile diyebilirim. Zira kendileri de böyle hitap etmeye başlamışlar, bu şekilde çağırır olmuşlardı. Hemfikrim diyorlardı.

Bazı muhabbetlerde dostlara aktardığım da oldu. Keyifle dinlendi. Gıpta edildi. Hatta uygulamaya başlayanlar bile oldu.

Zaman aktı, yıllar geçti. Devran başımızda döndü. Gün geceyi, gece günü izledi. Saçlarımıza aklar düştü. Derken yolum bir gün hemfikir canlara düştü. Sohbet demini aldı çayla beraber. Zaman eleğinde eski günleri eledik, yârenlik ettik. Nasıl gidiyor hemfikir olmak diye sordum. Bize kapılar açtı dedi. Önemliydi, güzeldi, doyurucuydu, kalkındırıcıydı. Ama yeterli görmedik. Üzerine bir kat daha çıktık. Nedir o dedim. Hemfiil olmak dedi. Meseleyi oraya taşıdık.

Güzel bir sonuçtu. Sevindiriciydi. Fikir birliğinde kalmayıp hayatı fiil birliğine de taşımak harikaydı.

Hareket birliği, eylem birliği yaşamı tevhit eder. Birler. Şaşı bakmayı ortadan kaldırır.

Fikirleri aynı ama fiilleri ayrı nice tanıklıklardan sonra bu bana çok iyi geldi.

Hem hemfikir olalım, hem hemfiil…

İstersek başarırız.

09.05.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir