BİR kapasitemiz olduğu doğrudur. Ama kapasitemizi kullanma kapasitemizin kısıtlı olduğu da bir o kadar hakikat.
Seni kilitleyen husus başka, beni tıkayan bir başka olabilir elbette ama neticede aynı noktada buluşuyoruz. Kullanamamak.
Cevherimizi açığa çıkarıp kendimizin efendisi olamadığımız için ömrümüz patika yollarda nefes tüketmekle geçip gidiyor.
Bazen keyifli, bazen de değiliz. Kimi zaman coşkun, farklı vakitlerde de çökkünüz. Burada da bir ortaklıktan söz edebiliriz rahatlıkla.
Kendimize yaslanamıyoruz. Bırakın başkalarına güvenmeyi kendimize olan itimadımız bile çoğu defa tam değil. Ya egonun şahikasına çıkıp caka satıyoruz ya da dipsiz kuyularda duyulmayan çığlıklar atıyoruz. Kapasitemizi kullanıp kendimizi terazileyemiyoruz.
Dün yapamayıp bugün yapabildiklerimiz neler? Ya da tersinden soralım; dün yapabilip bugün başaramadıklarımız nelerdir?
Sürdürülebilirliği mutluluk, sevin, başarı konularında değil tam zıddı mevzularda yaşıyoruz.
Mutsuzluğu, sevgisizliği, merhametsizliği, tembelliği sürdürmekte yüksek başarılarımız var.
Yani kapasitemizi tersine kullanmakta mahiriz.
Bu ise iyice düşünüldüğünde kullanamamaktan bile daha beter bir durum.
Belirsizliklerimizi belirli hâle getirmek için kapasitemizi kullanma kapasitesine ulaşmalıyız.
Başka çaresi var mı sizce?
11.01.2020