KÖTÜYE TUTUNMA

YAPMAMALIYIZ ama bunu hep yapıyoruz. Kötüye tutunuyoruz. Oysa o iyi bir tutamak değil.

Bunu bilmiyor muyuz, bal gibi de biliyoruz. Fakat netice genellikle bu.

Kötüye tutunmak insanın potansiyelini boşa harcaması demektir. Kendisinden zuhura çıkıp başkalarına da fayda sağlayabilecek tüm güzelliklerin dibine kibrit suyu dökmekten farksız.

Hayvani beyin olarak tarif edilen alt beynimizi daha fazla kullanıp insani beynimizi boşa çıkarıyoruz.

İyilikleri ıskalayıp kötüye odaklanmamızı başka türlü nasıl izah edebiliriz ki?

Problem elbette duygularımızda değil. Kabahati ona çıkaramayız. Mesele bizim o duygumuzu ne şekilde davranışa dönüştürdüğümüzdür. Doğru kullanabildiğimizde nice ilham ve pozitif enerjiye dönüşebilecek iken kötüye tutunma tutkumuz nedeniyle meccanen harcanıp gidiyor.

Gerçekle arkadaşlık yapmalıyız. Yarışımız dibe doğru değil yükseklere yönelmelidir. Kendinden mi gidiyorsun, kendine mi gidiyorsun bu tespit önemli.

Kendimizi bizim acaba sarf etmeden elde ettiğimiz özellikler üzerinden üstünlük atıfları yaparak tarif etmeye başladığımızda kötüye tutunmuşuz demektir. Kendimizi anlatırken tamamen bize ait olmayan hususlar dilimize düşmüştür. Artık tevazuunun semtine bile yolumuz düşmez.

Ruhumuzu bedenimizden geride bırakırsak kötüye tutunmuş oluruz.

Kalbimizin bedenimizi yakalamasına izin vermeliyiz.

Yoksa iyiliğe değil daima kötülüğe tutunmuş oluruz.

26.11.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir