RAMAZAN GÜNLÜĞÜ 11 GÜN

UĞUR CANBOLAT

BİR ÂYET BİR HADİS logosu

Yalnız O’na yönelin ve O’ndan korkun; namazı kılın ve ortak koşanlardan olmayın.                                                                                                                                 Rum Sûresi Âyet 31

Hasetten, kıskançlıktan şiddetle kaçının. Çünkü haset, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, sevapları yer bitirir. Peygamberimiz (sav)

DİKKAT!..

Gafletin bedeli ağır olur.

Hele gaflet en çok uyanık olmamız gereken hususlar konusundaysa bir daha dikkat etmek gerek…

İyi bohçalara sarılmış olarak verilir ya hep kötülükler… O nedenle verilen hakikat mi, hakikat sosuna bandırılmış yalanlar mı dikkat etmeliyiz.

Dikkati ayakta tutmayan vicdan zamanla sönmez mi?

Dikkati öncelemeyen kalp çoraklaşmaz mı?

Dikkati dikkate almayan akıl tökezlemez mi?

Temel yanılgımız şu; dikkat etmemiz gerekenlerden sarfı nazar edip dönüp bakmamamız gereken hususları her an aklımızın önünde tutuyoruz.

Önceliklerimiz karışmış durumda…

Bakışlarımız dünyaya çevrili… En çok ve en hızlı dünya kokusunu alıyoruz.

Ruhi hayatımıza dair ne varsa nefsimiz ustalıkla dikkatimizden kaçırmayı başarıyor.

Biz yine höreleniyor, yine kahramanlık türküleri söylüyoruz ama içimiz boşalmış…

Üstelik bundan bîhaberiz.

Kalbi hayatımızı karartanlar çoğu defa bize aydınlık hülyalar kurdurabilirler.

O bakımdan “Her mürşide dil verme, yolun sarpa uğradır” buyrulmuş. Demek o günde öyleydi…

Yolun çapkınları, çarpıtıcıları vardı. Yolun kesicileri vardı. Yolun münafıkları vardı.

Yolumuzu sarpa uğratanlar bizi düz yolda olduğumuza, bizi kurtardıklarına ikna etmiş olabilirler.

İşte bu nedenle bir kez daha dikkat!

Gittiğimiz meclislerde, sohbet mahfillerinde, dost muhabbetlerinde nelere dikkat etmek gerekir diye kendime bir liste çıkarmıştım vaktiyle. Şöyleydi;

Bazı insanların sesi olması gerekenden fazla çıkıyorsa dikkat!

Bazı kişilerin tutumları her zamankinden fazla mütecavizse dikkat!

Bazı âdemlerin güdüleme isteği farklı heyecanlarla sos edilmişse dikkat!

Birbirine selam vermez dediğiniz kişiler sebepsiz ballı börek olmuşlar ve nereye gittiklerini çok da düşünmeden yokuş aşağı bağıra çağıra seğirtiyorlarsa dikkat!

Birileri başkalarına akıl vermeyi, yol göstermeyi olması gereken nezaket kurallarının dışına taşarak dikte şeklinde yaptırmaya başlamışlarsa yine dikkat!

Bazı kişiler neden benim gibi düşünmüyorsun, en iyisi benim düşüncemdir ve zinhar sende benim gibi düşünmeye başlamalısın diyorsa dikkat!

Bazıları, istediğimiz olsun da nasıl olursa olsun diyorlarsa dikkat!

Birileri, başka topluluklar külliyen yanlış, biz ise bütünüyle doğruyuz diyorlarsa aman dikkat!

Nedir marifet peki?

Marifet başkalarında kabahat aramakta değil, kendini yerden yere vurmakta!

Marifet kendini en üstün vatansever görmekte değil, en küçük nefer kabul etmekte.

Marifet kendini şehinşah görmek değil, en edna kul bellemekte.

Demem o ki, dikkat etmek gerekir! Gönlü açık tutmak icap eder.

Aklı söndürmemek, vicdanı köreltmemek gerek. Empati yapmak gerek.

Kötü düşüncelerden el yumak gerek. Kalbi biraz yumuşatmak gerek!

Bir kere daha düşünmek gerek başkalarını etiketlemeden evvel!

Tahrip değil, tamir etmek gerek.  Sövgü değil, sevgi gerek. Gönül gözelerini kurutmamak gerek!

Son söz: Dikkat etmek gerek. Hayat da dostlarımız da bunu hak ediyor çünkü!

___

KUR’AN’DAN KAVRAMLAR

AMELÎ KONULARDA İSRAF

A. Yaşam Hakkının Kullanımında Aşırılık

1. Haksız Yere Adam Öldürmek- Mâide Sûresi, 5/32-33.

2. Kısasta Aşırı Gitmek İsrâ Sûresi, 17/33.

B. Mal Kullanımında Aşırılık

1. Şahsî Harcamalardaki Aşırılık: Yeme-İçmede Aşırlık, Giyim-Kuşamda Aşırılık

2. İnfakta Aşırılık

3. Yetim Malını Kullanmada Aşırılık

C. Günah

AHLÂKÎ KONULARDA İSRAF

A. Homoseksüellik

Cenâb-ı Hâk Kur’ân-ı Kerîm’de israf olarak nitelendirdiği bir konu da kişinin karşı cinsi bırakıp kendi cinsine ilgi duymasıdır. Bu haramı işleyenlerin ise, Lut kavmi olduğunu belirtmektedir. “Lût’u da gönderdik. Halkına dedi ki: “Daha önce hiç kimsenin yapmadığı pek çirkin bir işi siz mi yapıyorsunuz? Siz kadınların ötesinde, şehvetle erkeklere gidiyorsunuz ha! Yok, yok anlaşıldı! Siz müsrif bir milletsiniz!” A’râf Sûresi, 7/80-81.

B. Kibir

İsraf “kibirlenmek ve gururlanmak” manalarında Kur’an-ı Kerîm’de iki yerde kullanılmaktadır ve bunların her ikisi de Firavun’dan bahsetmektedir. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de israfı olaylar, durumlar üzerinden anlatıp şahıslar için bu kavramı kullanmazken Firavun’dan bahsettiği iki yerde ise onu müsrif olarak isimlendirmiştir.

Yani -tabiri caizse- “kibrin abidesi Fravun, müsrifin tekidir” denilmektedir.

“Doğrusu, Firavun, müsrif, haddini aşan, büyüklük taslayan zorbanın teki idi” Duhan Sûresi, 44/31.

Çünkü Firavun o ülkede son derece despot ve çok aşırı gidenlerdendi.” Yunus Sûresi, 10/83.

Bu âyetlerdeki israf fiilini, esasen “şirk ve inkâr” kapsamında düşünmek de yanlış olmaz.

İsraf, sadece ekonomik bir metanın zayi edilişi değil, bir bütün olarak insan hayatının

çeşitli günahlarla zayi edilişidir.

___

ESMAİ HÜSNA HATİCE FAHRUNNİSA

EL FETTAH

El Fettâh Kur’an’da geçen Esma-İ Hüsna’dandır. “Fth” kökünden türemiştir. Kapalı ve müşkül olan bir nesneyi açmak, bir problemi çözmek, iki taraf arasında hüküm vermek anlamlarına gelir.

El Fettâh “keremi ile bütün kapalılıkları ortadan kaldıran, hidayetiyle bütün engellerin yolunu açan, güç olan konuların çözümünü aydınlatan” demektir. İsim olarak Allah’a isnatla iki yerde gelir.  

İki taraf arasında hüküm veren hâkim anlamıyla El Fettâh bâtıl karşısında hakkı üstün tutar. Allah bâtılı ortadan kaldırmak suretiyle hakkın önündeki engelleri açmış olur. (A’raf 89)

Allah’ın açışı sonsuz ve sınırsız bir açıştır. İsfahâni’ye göre feth iki şekilde olur.

Maddi anlamda: Yolun açılması, kapının açılması, gözün açılması, sınırın, ülkenin ve toprağın açılması gibi.

Manevi anlamda: Kalbin açılması, aklın açılması,  iradenin açılması, vicdanın açılması, imanın önünün açılması gibi.

Kur’an’da “feth” kavramı yirmisi fiil, on sekizi isim olmak üzere otuz sekiz yerde geçer. “Fettâh” ve “hayru’l-fâtihin” isimleri birer defa Allah’a nispetle toplam iki âyette yer alır.

El-Fettâh; iman eden ve sakınan kullarına bolluk ve bereketlerin kapılarını açandır. (A’raf 96)

İnkâr eden kimselere dahi dünyada faydalansınlar diye nimetlerinin kapısını ve şımaranlar için de bela kapılarını açandır. (En’am 44)

Fl-Fettâh olan Allah; hak ile batılı ayırandır. (A’raf 89)

Zaferin anahtarı El-Fettâh olan Allah’ın elindedir. (Nasr 1)

Kur’an’da Fetih Sûresi de “Feth-i Mübin”i anlatır. Bu sûre Müslümanların yaptığı ilk barış anlaşmasının ardından nazil olmuştur. “Muhakkak ki biz sana apaçık bir fetih verdik.” (Fetih 1) Sûre içerisinde pek çok müjde vardır. Bazı müfessirler bu fethin toprak işgalinden ziyade gönüllerin fethi olduğunu vurgulamış ve asıl büyük zaferin bu olduğu görüşünü savunmuşlardır.

Kıyametin bir ismi de “Yevmü’l-Feth” tir. Hiçbir şeyin gizliliğinin kalmayacağı gün anlamına gelir. Allah o gün bizi utandırmasın. Maddi ve manevi bütün rahmet kapılarını üzerimize açsın. Bunun için bize düşen hakkı batılın üstünde tutmak ve ona göre davranıp sırat-ı müstakim üzere yaşamaktır. O zaman Allah’ın izniyle nice kapalı kapılar açılacaktır. Allah hayra anahtar, şerre kilit eylesin bizleri.  Ramazan’ın bereketiyle donatsın ve gönüllerimizi ilahi kelamına açsın. İman ve ilimle aydınlatsın. Hilm ile süslesin. Allah imandan Kur’an’dan ayırmasın. Âmin.

___

RAMAZAN PEDAGOJİSİ DOÇ. DR. AYHAN ÖZ

İBADET BİLİNCİ Mİ, İBADET ALIŞKANLIĞI MI?

Her ikisi de diyebiliriz. Aslında önemli olan ibadet bilinciyle bütünleşmiş pratiklerdir. Özellikle yetişkinlerin, ibadetlerini alışkanlık seviyesinden bilinç düzeyine çıkarmaları beklenir. Ancak söz konusu çocuklar olduğunda önceliğin ibadet alışkanlığı olduğunu söyleyebiliriz. Çocuklara küçük yaştan itibaren davranış kalıpları kazandırmak gibi bir görevimiz var. Zira onlar henüz bilinç geliştirecek zihinsel olgunluk düzeyinden uzaklar. Bununla birlikte alışkanlık düzeyindeki uygulamaların zaman içinde kof pratiklere dönüşme riski olduğunu unutmamak gerekir. O nedenle çocuklar zihinsel olarak olgunlaştıkça onlara ibadet konusunda bilinç kazandırmak gibi bir sorumluluğumuz da var. Temyiz yaşı olarak bilinen yedi yaşından başlayarak yavaş yavaş çocukların bu anlamda eğitilmesi gerekir. Tabi bunu yapabilmek için ibadete yönelik bilinç halinin önce bizde gelişmiş olması beklenir.

___

GÜNÜN NİYAZI

Allah’ım günümüzü hayırlı eyle.

Her anımızı her saniyemizi bereketli eyle.

Yaşadığımız sıkıntılardan çıkmamızı kolaylaştır.

Güç ve kuvvet lütfeyle. Dayanma gücü ver.

Allah’ım.

Sağlık sıhhatte daim eyle. İşlerimizi kolaylaştır.

Allah’ım!

Kalbimizi nurlandır.

Kendi aleyhinde eylemde bulunanlardan eyleme.

Allah’ım.

Güzel işler yapanların arasına bizi de dâhil et.

Senin için korkan ve yarın için ne yaptığına bakanlardan eyle bizi.

Allah’ım.

Her türlü deprem ve afetten bizleri muhafaza eyle.

Korktuklarımızdan emin eyle.

Kaygılarımızı gidermeye muvaffak eyle.

Allah’ım!

Bizi bağışla, bize hidayet nasip eyle, bize bol rızık ver, bizi afiyette daim eyle ve bize merhamet et.

Allah’ım.

Seni anmayı Sana şükretmeyi, Sana güzelce kulluk etmeyi bizlere nasip eyle.

Allah’ım.

Zalimin zulmünden, düşmanın şerrinden, evlat kahrından, kul hakkıyla ölmekten cümlemizi hıfzu eman eyle.

Âmin!

___

AHLÂK-I HASENE HATİCE FAHRUNNİSA

BİLGİNİN ÇÖZÜMLENMESİ

AHLÂK-I HASENE erleri ezberci değildir. Her duyduklarına hemen inanmazlar.

Öğrendikleri her şeyi bu sebeple hemen dillerine düşürüp pazarlamazlar.

Çünkü onlar satıcı değil, uygulamacıdırlar.

Elde ettikleri her doğru veriyi hayatın içine amelleriyle saldıklarından bunun sahih olduğundan emin olmak isterler.

Bu sebeple bilgi hususunda da ince eleyip sık dokumayı prensip hâline getirirler.

Bu elbette kolay değildir, zordur. Konfor bozucudur.

Kimi zaman çevreye geçici de olsa rahatsızlık verir zira kimse ezberlerinin, düşünmeden kabul ettiklerinin sorgulanmasını istemezler. Bundan ciddi şekilde bîzardırlar.

Yüzleşmekten kaçınırlar bu nedenle de suçlayıcı eğilimler gösterirler.

Kendisine verilen hayat emanetini doğru yaşamak ve temiz olarak teslim edebilmek için çok titiz davranırlar.

Çözümlemecidirler.

Onlar tahlil etmedikleri, kılcal damarlarına kadar analiz etmedikleri hususlara karşı daima teyakkuz halindedirler.

Şüphelerini gidermeden amel edemeyeceklerinden elde ettikleri bilgileri hak terazisine vururlar.

Bu yaklaşım güzel ahlâk yolcularının akıl ve gönüllerinin her an işler halde olduğunu gösterir.

Ey hakikat yolunun hakikatli yolcusu!

Elde ettiğin bilgiyi muhakkak tahlil etmelisin. Nereden geldiğine bakmalısın.

O bilginin hayata olumlu veya olumsuz olarak ne katacağını hesap etmelisin.

Süzgeçten geçirmelisin. Elinde hakikatin kevgiri olmalıdır.

Söyleyen kişiye atfedilen çoğunun ne anlama geldiğini bile bilmediğin sıfatlar üzerinden değil, kesin ve doğru bilgi olan vahye danışmalısın.

Kur’an-ı Kerim’in onayına sunmalısın.

Fahr-i Kâinat Efendimizin mübarek örnekliği şablonuna tam oturtmalısın.

Elde ettiğin bilginin sunum şekline ise asla aldanmamalısın.

Şeytan ve takımının yanlış bilgiyi senin kabulünü kolaylaştıracak terimlere, kavramlara büründürebileceğini yine kesinlikle hatırdan çıkarmamalısın.

Cümlenin içinde yüce kitabımızda geçen bir kelimenin, bir kavramın kullanılmış olması seni rehavete sevk etmemelidir.

Bunun özellikle yapılmış olması ihtimalini bir kenara bırakmamalısın.

Kelime veya kavram aynı olmakla birlikte tahrif etmek amacıyla anlam kayması, değişikliği veya sıralamasının değiştirilmiş olabileceğini her zaman dikkatinden uzak tutmamalısın.

Güzel ahlak erleri tahrifin cahiller tarafından değil nefsinin eline düşen ama konuyu iyi bilen âlimler tarafından senin yutabileceğin bir şekilde hazırlandığını bilir.

Mesele ünvan meselesi değildir. Mesele isminin önüne onlarca yüceltici tamlamaların konulması değildir. Mesele ele alınan hususun Kur’an’ın ruhuna uygunluğu meselesidir.

Bu sebeple yüksek erdem sevdalısı ahlâk-ı hasene erleri kelimelere ve kavramlara âşinadır.

Elinin altında bunları çözümleyecek materyaller bulundurur. Âdeta kelimelerin içine anlamak için nüfuz eder. Sen de bu yolun kutlu yolcusu olmak istiyorsan bundan uzak kalmamalısın.

Bilginin çözümlenmesi problemi her zaman önümüzde durmaktadır ve seni beklemektedir.

KATKI VERENLER: Serkant Dervişoğlu, Seval Yılmaz

02.04.2023

https://www.istiklal.com.tr/haber/ramazan-gunlugu-11/749522?fbclid=IwAR1HCWEQkhNdpe9m7SY20wXldD8xHVAE4ui8r0foIT2tho8kX7wjynDTa1c

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir