İÇİMİZDE ne çok sel var aslında…
Kimi zaman bu sele kapılıp gitmek isteriz. Bazı durumlarda da karşı durmak, durdurmak için çabalarız. Önüne bentler yaparız.
Bulunduğumuz zaman ve zemin bu selleri coşturucu niteliklere sahiptir.
Sevdiklerimizin yanında daha fazla coşup taşar sellerimiz.
Onların enerjileri, bakışları, dokunuşları, sarışları bu selleri tetikler.
Bu zaman zaman yakınlık demlerinde olabildiği gibi firkat vakitlerinde de olur. Hasretin demlediği seller vuslatın ısıttığı sellere galip gelebilir.
Tersi de olur elbette.
Burada bizim hangisine elverişli olduğumuz belirleyicidir.
Kimimiz aşk kavalını sevdiceğimiz yanımızdayken yanık yanık üfleriz. Kimimiz de ayrılığın azabını yaşarken.
Her ikisi de içimizdeki seli harekete geçirir, coşturur, taşırır.
Bu seller çeşitlidir.
Duygunun seli sarsıcıdır.
Fikrin seli sancılıdır.
Aklın seli zonklatıcıdır.
Sel iz bırakır. Sessiz değildir. Taşkındır. Güçlüdür.
Bulduğu eğilime göre yönünü belirler ve akar.
Diyorum ki, içimizdeki seller coşsun taşsın. Sevdiğimiz kalpleri sarsın, sulasın, beslesin.
Yeşertsin.
Aşkın baharını getirsin.
Getirsin ki, bizim de kalbimiz yeşersin.
12.06.2018