AKIL üzerine bir sohbet başlamış akmış gidiyordu.
Neredeyse bildiğimiz her şey alt üst olmuş yere serilmiş gibiydik. Aklı yüceltenler olduğu gibi küçültenlerde vardı. Yine bu sohbette en çok dikkat çeken husus akıl ile kalbin karşıtlık ilkesi üzerinden ele alınmasıydı.
Tüm itirazları sonuna kadar dinlemişti usta. Kısa bir sessizlikten sonra ortalığı hareketlendiren cümle şu olmuştu: “Kalp aklın iman etmiş halidir.”
İlginç gelmişti doğrusu. Demek ki iman etmiş akıl ile etmemiş olanın çıktıları farklıydı.
İman eden bir kalbe sahip olmak tabiatı, var oluşu, hayatı anlayıp vahye uygun bir tarzda yorumlama imkânı sunuyordu bize.
Oysa bulunduğumuz topluluklarda akıl genellikle küçümseniyordu. Demek ki, yeniden düşünmemiz ve bilgilerimizi gözden geçirmemiz gerekiyordu.
Ben kendimi tam bu noktaya odaklamıştım ki, esas bomba o zaman patladı.
“Kalbin eylemi aşktır.
Aşk ise derin düşünmektir. Bilgiyi fiile yani eyleme dönüştürmektir.”
Nakletmesi benden düşünmesi sizden.
Gecenize aydınlık sunsun efendim!
16.07.2020