GÜZEL olan hiçbir şey üzerimde müessir değildi. Ne söylense beni etkilemiyordu.
Yaşadığım belki de bir buhrandı. Adını tam koyamıyorum.
Her zaman sessiz ağlamayı tercih eden ben ne olmuştu da şimdi acılarımı bağırıyordum. Ulu orta herkese anlatıyordum. Beni dinleme nezaketi gösterenleri bu inceliklerinden ötürü pişman ediyordum.
Bir süre sonra insanların benden kaçtıklarını fark ettim. Üzüldüm. Kendimi hesaba çektim. Üzerinde düşününce onları işgal ettiğimi kendim de kabul ettim. Onlardan izinsiz onların zamanlarını çalıyordum. Oysa kendimce bir şeyler paylaştığım kanaatindeydim. Yanılmışım.
İnsanlara izin verdikleri ölçüde yaklaşmak gerektiğini, doğru olanın bu olduğunu kabul ettim.
Muhabbete lâyık olan muhabbettir. Bundan zevki olmayanı zorlamaksa beyhudedir.
Gözyaşlarımı yeniden gizledim.
Sesimi duymak isteyenlere duyurdum sadece. Varlığımla mutlu olanların yanında olarak kendimde mutlu oldum. Acılarımı şifaya çevirdim. Dertlerim derman oldular. Heveslerim yarı yolda dökülmedi. Kalbimin elemeni yine ben duydum. Bağırıp çağırmadım, ortalığı dağıtmadım, sağa sola tekme atmadım. Vaveyla koparmadım.
Yıllar sonra bunları bir ehl-i kalple konuşma fırsatım oldu. Anlatma sebebim de bu zaten. Gönül buhranları sırlı olur. Mestur yaşanır. Aşikâr edilmesi yasaktır, edebe mugayir düşer. Kalbin elemi ehli olmayana açılmaz. Sinesi pak olmayanlar bunu anlamazlar zaten dedi.
Sustum!
13.05.2019