KENDİMİZİ tam veya tamamlamış görsek de bu çoğu defa doğru değildir. Eksikli varlıklarız.
Bu aslında kötü değildir, aksine iyidir. Önemli olan farkındalıktır.
Kendimi değersiz, pejmürde ve işe yaramaz gördüğüm bir zamandı. Tadı kaçmış bir dünyada yaşadığım hissine kapılmıştım. Anlamını yitirmişti âdeta gözümde her şey.
Halden anlayan bir büyüğüme açmıştım meseleyi. Sonuna kadar kesmeden dinledi. Bir süre gözleri kapalı olduğu halde sessizliğini korudu ve sonunda teşhisini koydu.
“Senin Kanguru Tedavisi görmen gerekir.”
O güne kadar duymamıştım. “Bu da ne demek böyle” dedim. Anlattı.
Zaman zaman sevgi ve şefkat beklediklerimizden bunu alamadığımızı sandığımız zamanlar olurmuş. Kendimizi açıkta hissedermişiz. Üşürmüşüz ruhen. Nefesimiz daralır kalp ritmimiz yavaşlarmış. Hayatta kalmak için sebep bulamaz olurmuşuz. Psikolojik bağlarımız zayıflar aidiyet duygumuz kaybolurmuş. Gelişimimiz dururmuş.
Bunları anlattıktan sonra “Kanguru tedavisi sadece prematüre çocuklar için geçerli değildir. Hepimiz çoğu zaman çocuğuzdur. Buna ihtiyaç duyarız” dedi.
Hepimizin farklı da olsa bir tutunma hikâyesi vardır. Burada eksilme olduğu hissine kapıldığımızda değişik sesler vermeye başlar arızalar çıkartırmışız. Kimimiz bunu içten içe mırıldanma şeklinde ifade ederken kimimiz imdat çığlıkları atarmışız.
Benim anladığım şuydu. Pek çoğumuz Kanguru tedavisine ihtiyaç duyarız. Yeniden kalbimizin sıcaklığına yöneliriz. Dost ruhunun kokusunu, onaran ve kalkındıran sözlerini işitmek isteriz. Prematüre çocukların anne veya babasının göğsünde yatması gibi bizler de dost gönlünde şifa bulmak isteriz.
Bilmem siz ne dersiniz?
18.11.2019