KENDİNİ DURDURMAK

EVREN ve devinim üzerine konuşuyorduk. Hareketin yaşama nasıl bir katkı sağladığı ve bunun kâinattaki diğer varlıklarda ne şekilde tecelli ettiği idi konumuz.

Durağanlık mı, hareket mi diye sorsalar çoğumuz ikincisini tercih ederiz.

Kapalı alanda bir başına kalmak mı, dışarıya çıkıp tabiatla bütünleşmek mi denilse tercih yine belli.

Sıkıldığımız zamanlar yürümek çoğumuza iyi gelmiştir. Zihnimizde bizi bunaltan hususları süzme ve temizleme işlemini bu sırada rahatlıkla yaparız.

Hareket her zaman iyidir diyebiliriz bu açılardan düşündüğümüz vakit.

Durma, ilerle şeklinde kendine telkin veren ve buradan motivasyon sağlayanlarımız yine az değildir.

Fikirler, düşünceler durağan mıdır? Onlarda yürür, gider. Gelişir. Başkalaşır.

Arzularımız, emellerimiz, isteklerimiz, hülyalarımız, iştihalarımız da öyle değil mi?

Birine ulaşsa diğerini düşler, ona ulaşsa bir başkasına heves eder, ona da erişse daha ötesini talep eder. Asla doymaz.

Belki ne alakası var diyeceksiniz ama söylemeden geçmeyeyim geçen gün duyduğum ve bu satırların yazılmasına kaynaklık eden cümleyi.

“İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik kendini durdurmasıdır!”

Yürümek, ilerlemek, hareket etmek, bir şeyler istemek, daha ötesini arzu etmek güzel evet ama bazen de kendimize dur dememiz gereken mevzular yok mudur?

14.06.2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir