BEN seni seçtim diye başladı söze. Biliyorum dedi sakince, biliyorum.
Şaşırmıştı. Çünkü daha evvel en küçük bir belirti bile vermemişti.
Nasıl olur diye düşündü. Çıkamadı işin içinden. Bir yandan da hayretini gizlemeye çalışıyor, sesinin değişmesine engel olmaya çalışıyordu.
Sorsam diye düşündü bir an, nasıl yani diye sorsam. Küçük düşebileceğini hesaba kattı ve vazgeçti.
Geçen süre uzun değildi. Çok kısaydı hatta. Ama kendisine ne kadar da uzun gelmişti.
Sorular vızıldıyordu zihninde. Hangi birine cevap bulabileceğinden şüpheliydi.
En iyisi hepsini gömmek diye düşündü ama ya başaramazsam cümlesiyle gerisin geriye yıkılır gibi oldu.
Tam bir arı kovanına dönmüştü başı.
Ne bir şey söylemeye takati ne de söylenen bir şeyi duymaya mecali vardı.
Gözlerini yumdu, dayandığı yerde öylece kalakaldı.
Benim kendisini seçtiğimi, bu kadar gizlemiş olmama karşın nasıl bilebilirdi ki? Burada takılı kalmıştı.
Tüm adamlığını yitirdiğini, güçlerini kaybettiğini sandı.
Rüzgârın afifçe esmeye başlamış olduğunu ve saçlarını savurduğunu gördü gözünü açtığında.
Ve gözleri üzerindeydi. Yüzü tebessüm yüklüydü. Biliyorsun dedi, ilkin hanımlar seçer.
Sizler sizi seçeni seçersiniz.
Ben seni seçtim, beni seçmen için.
09.10.2018